İnsanlığın ilk dönemlerindeki (avcı ve toplayıcı) durumunu net olarak bilmesek de en iyi avcılık yapanın en iyi koşanın veya en güçlü olanın hayatta kalma şansı yüksek olduğu gibi bu insanların gözde olduğu varsayımı çok güçlü olsa gerek. İnsanoğlunun dışındaki neredeyse her şeyde aslında iyi veya güçlü performans ararız. Performans sürekli bizi öne taşıyan ya da işimizi gören en iyiyi bulmaya yönelten kavramdır. İnsanoğlu sanayi devrimini yaşadıktan sonra performansın ölçülebilmesi ve iyinin daha iyi olması için çeşitli yöntemler ve analizler yapmaya başlamıştır. İnsan dışı varlıklar üzerindeki performans ölçümü nesnel olduğu kadar insanlar üzerindeki performans ölçümü ise bir o kadar öznel olmaktadır. Bu durum da malzemelerin performansından elde edilen verimin insanlardan edinilen verimden çok daha yüksek olmasına neden olmuştur. Bireyler olarak kendimiz için bir şey talep ederken genelde en iyiyi tercih ederken, söz konusu bir başkası olunca otomatik olarak değeri düşürme eğilimine gireriz. Şirket sahibi veya yöneticisi olarak kendimiz için en iyisini talep ederken çalışanlarımız söz konusu olunca çok cimri oluruz. Bu nedenle de çalışanlarımızdan azami seviyede faydalanmayız. Onların şirketimizi kurumumuzu içtenlikle sahiplenmesini engelleriz. Bu engelleme çalışanın kendi yaratıcılığını baltaladığı gibi aynı kişinin etrafındaki kişi veya kişilerin moral ve motivasyonunu düşürmesine ve kurumun sosyal ortamının bozulmasına neden olmaktadır. Oysa performansa dayalı üretim veya yönetimi hakkı ile yapan yerlerde ise tam tersi insanların yaratıcılığının maksimum seviyeye çıktığı, kurumun verimliliğinin zirve yaptığı ve kurum kültürünün oluştuğu görülür. Çalışanlar şirketi veya kurumu sahiplenir ve kendi işiymiş gibi davranır. Adaletli yönetim devam ettikçe bu durum perçinleşir ve şirketteki personel değişim oranı minimum seviyeye iner. Çalışanlar kendinden istenilmeyen işleri bile yapmaya ve kuruma değer katmaya çalışır. Günümüzde yapılan çoğu performans sistemi sübjektif kriterlere göre yapıldığı için patronun veya yöneticinin duygu ve düşüncelerine göre sonuçlar alınır ve bu durum işleri yoluna koymaktan ziyade işlerin daha da çok raydan çıkmasına neden olur. Özellikle doğu kültüründe karşındakine daha fazla hak vermenin veya imtiyaz tanımanın bir zaaflık göstergesi olduğu fikri hakimdir. Bu yüzden güçlü patron veya yönetici karşısındakileri öven değil onları yeren, onlarla arkadaş olmak yerine onları hor gören konumda veya onlarla arasına mesafe koyma durumunu daha çok benimser.
- Şanlıurfa’nın Sosyoekonomik Durumu - 7 Ekim 2024
- Gençlere Yönelik Cep Telefonu Tamirciliği Projesi - 13 Ağustos 2024
- Yerel ve Ulusal STK’lar için Genel Yönetim Giderleri Toplantısı - 26 Haziran 2024